193 sayılı Gelir Vergisi
Kanunun 61 inci maddesinde; "Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine
bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan
ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Aynı Kanunun 94 üncü maddesinde ise; "Kamu idare ve
müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş
ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri,
kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur
olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai
işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan
ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada,
istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya
mecburdurlar." denilmiş olup, aynı Kanunun 98 inci maddesinde de;
"94'üncü madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar bir ay
içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile
bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın yirmi üçüncü günü akşamına
kadar, ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine
bildirmeye mecburdurlar." hükmü yer almıştır.
Diğer taraftan,
anılan Kanunun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve
sınai faaliyetten doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre yedieminlerin;
- Kendilerine teslim edilen
eşyayı ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının istediği şekilde koruma ve istediği
sürede eksiksiz teslim etme
zorunluluğu dolayısıyla bir işverene tabi olması,
- Kendilerine teslim edilen
eşyanın korunduğu yere bağlı olması şeklinde, belirli bir işyerine bağlı
olması,
- Kendilerine yapılan ödemelerin bir hizmet karşılığı niteliğinde
olması,
durumlarında elde edilen gelirin
ücret olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1
inci maddesinde; Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek
faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin verginin konusunu teşkil
eden işlemler olduğu hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; yedieminlik
faaliyetininin ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının talimatları doğrultusunda
yürütülmesi halinde elde edilecek gelirin, Gelir Vergisi Kanunu uygulaması
yönünden ücret kapsamında değerlendirilmesi gerekmekte olup, Katma Değer
Vergisi Kanununun konusuna girmeyen bu faaliyet nedeniyle elde edilecek gelirin
de katma değer vergisine tabi tutulmaması gerekmektedir.
Öte yandan, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının
talimatları dışında yedieminlik
faaliyetinde bulunulması halinde ise,
elde edecek gelir ticari kazanç olarak değerlendirilecek olup, bu kazançlardan dolayı gerçek usulde gelir
vergisi ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmesi gerekmektedir.
0 Yorumlar